17 Kasım 2012 Cumartesi

Aykut Kocaman'ın Fırat Aydınus'a tepkisi


Süper Lig’in 12. haftasında Eskişehir’de oynanan karşılaşmanın ilk yarısında hakem Fırat Aydınus, Fenerbahçeli Caner Erkin’e bir pozisyon sonrasında aniden kırmızı kart göstererek oyundan attı.
Bu kart sonrasında tüm Fenerbahçe yedek kulübesi bir anda ayağa kalktı. Teknik direktör Aykut Kocaman, Fırat Aydınus’a öfkelenerek sahaya kadar girdi.
Fenerbahçe’ye geldiği ilk günden bu yana belki de ilk kez böyle bir tepki ortaya koyan Aykut Kocaman, Fırat Aydınus’un üzerine yürüdü.
GEÇEN SENE DE ATILMIŞTI
Geçtiğimiz sezonda aynı statta oynanan ve Eskişehirspor’un 2-1 kazandığı karşılaşmada Fenerbahçeli Caner Erkin’i bu kez de Halis Özkahya oyundan atmıştı.
4. HAKEM: SEBEBİNİ SÖYLEYEMEM
Pozisyon sonrasında LİG TV muhabirleri 4. hakemin yanına giderek kırmızı kartın sebebini sordu. Ancak 4. hakem Yaşar Kemal Uğurlu, “Sebebini söyleyemem” cevabını verdi…
İŞTE O ANLAR
NOT: Fotoğraflar LİG TV’den alınmıştır…

10 Kasım 2012 Cumartesi

17 Şehit Mehmetimizin isimleri ve memleketleri

Pervari şehitlerinin kimlikleri


Siirt’in Pervari İlçesi’nde düşen askeri helikopterde 17 asker şehit olurken, şehitlerin kimlikleriyle ilgili bilgiler de gelmeye başladı.

İLK ACI HABER GÜMÜŞHANE’YE DÜŞTÜ

İlk şehit ateşi Gümüşhane’ye düştü. 17 asker arasında bulunan Uzman Çavuş Yusuf Tüfekçi’nin acı haberi, Gümüşhane’nin Kürtün İlçesi Akçal Köyü’ne yaşayan ailesini yasa boğdu.

HENÜZ 22 YAŞINDAYDI

Jandarma Uzman Çavuş Tüfekçi’nin bir süre önce izin için memleketi Kürtün İlçesi Akçal Köyü’ne geldiği, bir hafta önce de görevine dönmeküzere ilçeden ayrıldığı belirtildi. Kenan – Asiye Tüfekçi çiftinin en büyük çocuğu olan 22 yaşındaki Uzman Çavuş Yusuf Tüfekçi’nin 3 de kardeşi bulunuyor. Acı haberle birlikte Tüfekçi ailesi gözyaşlarına boğuldu.

UZMAN ÇAVUŞ DİNÇER ERSOY: TEKİRDAĞ

Tekirdağ Valiliği’nden yapılan açıklamada şehitlerden Uzman Çavuş DinçerErsoy’un Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesi nüfusuna kayıtlı olduğu açıklandı. Ersoy’un ilçede yaşayan ailesine acı haberi askeri yetkililer verdi.

UZMAN ÇAVUŞ ERDAL TEKİN: ADANA

Siirt’in Pervari ilçesinde askeri helikopterin düşmesi sonucu şehit olan 17askerden birinin Adana’nın Feke ilçesinden Uzman Çavuş Erdal Tekin olduğubelirtildi.
Feke Kaymakamı Mehmet Balıkçılar ile İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Akgün Baydar ve diğer yetkililer ailesine haber vermek için ilçeye bağlı Gürümze köyüne gittikleri ailesine acı haberi verdikleri öğrenildi. Şehidin, 1 kız bir de erkek kardeşiolduğu ve bekar olduğu bildirildi.

UZMAN ÇAVUŞ KÜRŞAT GÜNEŞ: ERZURUM

Siirt’te askeri helikopterin düşmesi sonucu şehit düşen Erzurumlu Jandarma Uzman Çavuş Kürşat Güneş’in baba ocağına ateş düştü.
Erzurum’un Palandöken ilçesinde oturan Jandarma Uzman Çavuş Kürşat Güneş’in ailesi, oğullarının şehit olduğu haberiyle yıkıldı. Büyük bir acı yaşayan şehidin yakınları sinir krizi geçirdi. Baba Ağa Güneş, “Benim oğlum gönüllü askere gitti. Benim oğlumun uçakta ne işi var. Hep fakir insanların çocukları ölüyor” dedi.
Hıçkırıklara boğulan anne Rahime Güneş ise, yakınları tarafından teselli edilmeye çalışıldı. Askerliğini komanda olarak yapan şehit Uzman Çavuş Kürşat Güneş’in askerliğini komando olarak yaptıktan sonra gönüllü olarak uzman çavuş olduğu ve ailesiyle Siirt’e yerleştiği öğrenildi. Şehit uzman çavuşun eşinin hamile olduğubildirildi.

İşte şehit askerlerin isimleri ve memleketleri:

- Yüzbaşı Anıl Barış Çetin (31) / Manisa’nın Turgutlu İlçesi
- Uzman Çavuş Yusuf Tüfekçi (22) / Gümüşhane’nin Kürtün İlçesi
- Astsubay Kıdemli Çavuş Erkan Yalçın (25) / Bartın’ın Ulus İlçesi
- Üsteğmen Ersan Yenice / Kırklareli’nin Babaeski İlçesi
- Uzman Çavuş Dinçer Ersoy / Tekirdağ’ın Çerkezköy İlçesi
- Uzman çavuş Erdal Tekin / Adana’nın Feke ilçesi
- Uzman Çavuş Kürşat Güneş / Erzurum Palandöken
Kıdemli Üstçavuş Hakan Gemici / Giresun- Eren Kızılgedik / Mersin 
- İbrahim Çelik / Kayseri
- Ömer Büyükköse / Kahramanmaraş
-Onur Karasungur / Kayseri
- Murat Yıldızhan / Diyarbakır 
- Jandarma Uzman Çavuş Serkan Perişan
- Teknik üsçavuş Vedat Avcı
- Üsteğmen Yakup Çınar / Pilot
-  Piyade uzman çavuş Mesut Şeker





7 Kasım 2012 Çarşamba

İsrail ilk kez katil olarak yargılanıyor


Mavi Marmara davası için İstanbul'a gelen eski ABD subayı ve diplomatı Mary Ann Wright, bu davanın İsrail'in ilk kez katil olarak yargılandığı bir dava olduğunu söyledi.




ABD subayı ve diplomatı olan Mary Ann Wright, Mavi Marmara davası için İstanbul'a geldi. 
Wright yaptığı açıklamada, Mavi Marmara gemisinde 2 gün seyahat ettiğini ve saldırı sırasında filodaki 'Challenger 1' isimli diğer gemide olduğunu belirterek, İsrail askerlerinin gemiye silahlı müdahalesini 'çok korkunç' bir girişim olarak nitelendirdi.
Yıllarca Amerikan ordusunda görev yaptığını ve filoya saldıran askerlerin o silahlarla neler yapabileceklerini çok iyi bildiğini mahkemede anlattığını ifade eden Wright, ''Bu dava İsrail'in ilk kez katil olarak yargılandığı bir davadır. Dolayısıyla bu dava çok önemli'' dedi.
Mavi Marmara davasında İsrail'in 9 kişiyi öldürmek, onlarca kişiyi yaralamak ve gemideki yolculara insanlık dışı davranmakla suçlandığını hatırlatan Wright, ''İsrail'in karadan ve denizden Gazze'ye uyguladığı abluka hem hukuk dışı, hem de suç teşkil ediyor. Abluka sona ermeli, gemiler ablukayı delinceye kadar Gazze'ye gitmeye devam etmeli. Gazze'ye gitmeye hazırlanan 3 gemimiz daha var. İsrail ablukayı kaldırıncaya kadar durmayacağız'' şeklinde konuştu.
MAHKEMEYE İSRAİL'İN MÜDAHALESİNİ ANLATTILAR 
Yardım filosundaki Yunan bandıralı geminin yolcularından Amerikalı Joe Meadors, mahkemede İsrail askerlerinin otomatik silahlarla gemilerine nasıl çıktığını anlattığını söyledi.
Yüzleri maskeli olduğu için gemiye saldıran askerleri teşhis edemediklerini belirten Meadors, ''Güverteye çıktılar ve bizi koltuklarımıza oturttular, pasaportlarımız hariç her şeyi aldılar ve bize geri vermediler'' diye konuştu.
Gazze ablukası hakkında ne düşündüğüne ilişkin soruya Meadors, ''İsrail'in uyguladığı ahlaksızca ve hukuk dışı abluka sona ermelidir. Bu dava ile ablukanın kalkmasını umuyorum'' dedi.
''İLK KEZ BİR ÜLKE DÜRÜST DAVRANDI'' 
İsrail, Amerikan USS Liberty gemisine 1967'de saldırdığında gemide olduğunu belirten Meadors, 34 kişinin öldüğü söz konusu saldırıda Amerika'nın sadece soruşturma açmakla yetindiğini kaydetti.
Yıllar önce yaşadığı tecrübeyle İsrail'in Gazze'ye giden gemilere nasıl davranabileceğini tahmin ettiğini ifade eden Meadors, İsrail'in aynı agresif tutumu Mavi Marmara filosuna müdahalesinde de sergilediğine dikkati çekti.
Davayı heyecan verici olarak nitelendiren Meadors, şöyle konuştu:
''Yaptıklarından dolayı İsrail'den ilk kez hesap soruluyor. Amerika, onlarca yıl geçmesine rağmen bunu reddetti. Fakat Türk devleti, İsrail'e karşı bu davayı açmayı kabul ederek dürüstçe davrandı.''





6 Kasım 2012 Salı

#israilyargilaniyor Mavi Marmara’nın hesabı soruluyor




İsrail askerlerince Gazze’ye insani yardım taşıyan ‘Mavi Marmara’ gemisine yönelik saldırıya ilişkin olay tarihinde İsrail Genelkurmay Başkanı olan Rau Aluf Gabiel Ashknazi’nin de aralarında bulunduğu 4 sanığın yargılanmasına Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda bugün başlanıyor.
Çok sayıda vatandaş, sabahın erken saatlerinden itibaren davanın görüleceği Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önüne geldi. Çağlayan Meydanı’nda toplanan kalabalık, davanın başlamasını bekledi.
Bu arada, Çağlayan Meydanı’nda Mavi Marmara gemisi ve süreçle ilgili fotoğraf sergileri açıldı. Mavi Marmara baskınında gemide bulunan İHH yöneticisi Avukat Gülden Sönmez, davanın bugünkü duruşmasında gemide bulunan yabancı vatandaşların ifadelerinin alınacağı bilgisini verdi. Sönmez, Çağlayan Meydanı’nda toplanan vatandaşların yanı sıra çok sayıda uluslararası gözlemcinin de davayı takip edeceğini söyledi. Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu’ndan milletvekilleri ile yine uluslararası hukukçuların da davayı izleyenler arasında yer alacağını aktardı. Sönmez, Çağlayan Meydanı’nda imza duvarı ve fotoğraf sergilerinin yer alacağını belirtti.
Kaynak: Cihan








Katil İsrail Mavi Marmara’nın hesabını veriyor


Mavi Marmara davası İstanbul Adliye Sarayı’nda görülmeye başlanıyor. Çağlayan Meydanı’nda da tarihi dava öncesi son hazırlıklar yapıldı.

Filistin’e insanı yardım götürürken İsrail askerlerinin uluslararası sularda baskın yapması ve 9 Türk vatandaşının hayatını kaybetmesiyle ilgili açılan davanın görülmesine bugün başlanıyor. Çok sayıda vatandaş, sabahın erken saatlerinden itibaren davanın görüleceği Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önüne geldi. Çağlayan Meydanı’nda toplanan kalabalık, davanın başlamasını bekledi.
Çağlayan Meydanı’nda Mavi Marmara gemisi ve süreçle ilgili fotoğraf sergileri açıldı. Mavi Marmara baskınında gemide bulunan İHH yöneticisi Avukat Gülden Sönmez, davanın bugünkü duruşmasında gemide bulunan yabancı vatandaşların ifadelerinin alınacağı bilgisini verdi. Sönmez, Çağlayan Meydanı’nda toplanan vatandaşların yanı sıra çok sayıda uluslararası gözlemcimin de davayı takip edeceğini söyledi. Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu’ndan milletvekilleri ile uluslararası hukukçuların da davayı izleyenler arasında yer alacağını aktardı. Sönmez, Çağlayan Meydanı’nda imza duvarı ve fotoğraf sergilerinin yer alacağını belirtti.

#israilyargilaniyor Sanık İsrail , Hüküm Türkiye’nin

İsrail sanık koltuğunda


İsrail komandolarının Mavi Marmara gemisine düzenledikleri baskınla ilgili dört İsrailli komutanın gıyabi yargılanması İstanbul’da başlıyor.Sanıklar eziyet çektirerek öldürme suçuna azmettirmekten 9 kez ağırlaştırılmış müebbet sucundan 18 bin yıl hapis cezası istemi ile yargılanıyor.
TİMETURK / Haber Merkezi
2010 yılında İsrail komandolarının Mavi Marmara gemisini basmasıyla ilgili dört İsrailli komutanın gıyabi yargılanması İstanbul’da başlıyor.Dava, Çağlayan’daki İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Çok sayıda vatandaş, sabahın erken saatlerinden itibaren davanın görüleceği Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önüne geldi. Çağlayan Meydanı’nda toplanan kalabalık, davanın başlamasını bekledi.
İsrail komandolarının Gazze ablukasını delmeye çalışan yardım gemisine düzenlediği baskında 9 Türk vatandaşı hayatını kaybetmişti. Mavi Marmara gemisine düzenlenen baskın İsrail ve Türkiye arasındaki ilişkileri büyük ölçüde germişti. Dört komutanın suçlu bulunması durumunda mahkeme tutuklama emri çıkarabilir.
2010 yılının Mayıs ayında Gazze’ye doğru yol aldığı sırada uluslararası sularda basılan Mavi Marmara gemisinde değişik ülkelerden  600 aktivist bulunmaktaydı. İsrail, gemideki Türk eylemcilerin saldırmalarına karşı komandolarının kendilerini koruduğu konusunda ısrar ediyor. Olayla ilgili araştırma başlatan Birleşmiş Milletler, İsrail’in Gazze ablukasının “yerinde bir güvenlik tedbiri” olduğuna; gemiye inen İsrailli askerlerin de “kayda değer oranda şiddetli bir direnişle karşı karşıya kaldığına” kanaat getirmişti.Ama BM, İsrail’in gemiye çıkarma yapıp şiddete başvurmasının “aşırı ve anlamsız” olduğuna karar vermişti. Olayla ilgili kendi soruşturmasını yapan İsrail ise ölümlerden üzüntü duyduğunu açıklamıştı.
İddianamede, dönemin Genelkurmay Başkanı Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında, aralarında “canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna azmettirmenin” de olduğu çeşitli suçlamalar bulunuyor.

500 KİŞİ TANIK KOLTUĞUNDA
Olay sırasında gemide bulunan yaklaşık 500 kişinin tanık olarak ifade vermesi bekleniyor.










Katil İsrail yar-gı-la-nı-yor


İsrail’in uluslararası sularda Mavi Marmara’ya saldırması ve dokuz kişiyi katletmesi ile ilgili dava Çağlayan Adliyesi’nde başladı

Dünya Bülteni/ Haber Merkezi
İsrail askerlerince Gazze’ye insani yardım taşıyan ‘Mavi Marmara’ gemisine yönelik saldırıya ilişkin olay tarihinde İsrail Genelkurmay Başkanı olan Rau Aluf Gabiel Ashknazi’nin de aralarında bulunduğu 4 sanığın yargılanmasına Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda başlandı.
Çok sayıda vatandaş, sabahın erken saatlerinden itibaren davanın görüleceği Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önüne geldi. Çağlayan Meydanı’nda toplanan kalabalık, davanın başlamasını bekledi.
Dava kapsamında ilk olarak yabancı mağdur ve müştekiler ifade verecek. Bu sebeple yabancı müştekilerin kimlik tespiti yapıldı. İlk olarak ABD eski Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Ann Wright’ın kimlik tespiti yapıldı.
Bu arada mahkemede sanıklar için İbranice, mağdur ve müştekiler için ise İngilizce, Arapça, İtalyanca ve İspanyolca konuşabilen tercümanlar hazır bulunuyor.
Aynı zamanda hukuk profesörü olan Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak da avukatlık cübbesi giyerek davada müşteki ve mağdurlara destek veriyor.

5 Kasım 2012 Pazartesi

2.5 yıldır komada olan Mavi Marmara gazisinin de hesabı Katil İsrail'den sorulacak



Uğur Süleyman Söylemez: 2,5 yıldır komada olan Mavi Marmara Gazisi….

Uğur Süleyman Söylemez 1963 yılında Ankara’da doğdu. Serbest meslek mensubu olan Söylemez, 2010 yılının Mayıs ayında Gazze’ye insani yardım götüren filodaydı. Mavi Marmara saldırısının hemen ardından Uğur Süleyman Söylemez’in ismi gemide hayatını kaybedenler arasında geçti ancak daha sonra yaralılar arasında olduğu ve başından aldığı en az bir kurşunla ağır yaralandığı tespit edildi. Uğur Süleyman Söylemez’in yaralandığı anlar bir filo katılımcısının dilinden şöyle aktarılıyor:

Yaşananlar inanılmazdı… Her şey çok sarsıcıydı ama en sarsıcı olanı alt güvertede yaşadım. Yaralılara yardım ediyordum. Başının ön tarafından vurulan ve vurulduktan sonra sırt üstü yere düşüp kafasının arka tarafı yarılan Süleyman isminde bir kardeşimiz vardı. Yerde yan yatmış vaziyetteydi; bir kişi onu destekliyordu. Doktorlar eğer sırt üstü uzanırsa kanın akciğerine dolabileceğini ve hemen öleceğini söylemişti. Biz onu hayatta tutmaya çalışırken birkaç kardeşimiz mukavvadan yaptıkları yelpazelerle onu serinletmeye çalışıyordu. Ağzından sürekli kan geliyordu. Ben bir yandan ağzını silip elini tutuyor, diğer yandan yaraları üzerindeki kanlı havluları değiştiriyor ve onunla konuşmaya çalışıyordum. Kanamasını durdurmaya çalışırken on beş dakika içinde düzinelerce havlu kullandık. Allah’a şükür ilk tehlikeyi atlattı. İsrailliler onu ve diğer yaralıları helikopterlere tam anlamıyla barbarca naklettiler. Süleyman kardeşimiz şu anda Ankara’da ailesinin yanında komada. Onu asla unutmayacağım. Fatima Mohamadi (Avukat/ABD)

Türkiye’ye getirildikten sonra diğer iki ağır yaralı ile birlikte Ankara Atatürk Araştırma Hastanesi’ne sevk edilen Uğur Süleyman Söylemez, burada sekiz ay boyunca yoğun bakımda tedavi gördü. Tedavisinde gelişme sağlanamayan Söylemez, sekiz ayın sonunda evde bakılmak üzere hastaneden çıkarıldı. Kasım 2012 itibarıyla hâlen komada olan Uğur Süleyman Söylemez’in durumu ciddiyetini koruyor.

Ticaretle uğraşan Uğur Süleyman Söylemez, Tuğba Söylemez ile evli ve Ahmet (1988), Zeynep Kübra, (1991) ve Fatma (1997) adlarında üç çocuk babası. Organize ettiği çeşitli sosyal etkinliklerle ihtiyaç sahipleri için insani yardım çalışmalarında bulunan Söylemez, verdiği sözde duran, güvenilir ve insani konularda hassas biri olarak tanınıyor. Tuğba Hanım eşinden bahsederken, “Onun her zaman Filistin’e yönelik özel bir ilgisi vardı.” diyor.

EŞİNİN DİLİNDEN UĞUR SÜLEYMAN SÖYLEMEZ

Tuğba Hanım, bize Süleyman Bey’in yardım faaliyetlerinden, dünyadaki mazlumlara ve Filistin’e olan ilgisinden bahseder misiniz?


Uğur Bey zulüm altındaki bütün insanlara karşı çok duyarlıydı, yardım etmeyi çok seviyordu. Yardım vakıflarına da elinden geldiği kadar, gücünün yettiği ölçüde yardım ediyordu. En hassas noktası ise Filistin’di.

Süleyman Bey’in profesyonel iş hayatı devam ediyordu. İşini gücünü bırakarak bir gemiye atlayıp Gazze’ye gitmeyi göze alabilecek kadar kararlıydı. Nasıl yetişiyordu bunca şeye?
Kendini mazlumların yerine koyup aynı acıyı hissediyordu. Maddi şeyleri gözü görmüyordu. Çocuklarını mesela, onları dahi gözü görmedi. “Gidip onlara yardımcı olmam gerekiyor.” diyerek gemiye binip gitti. Zaten her zaman öyleydi. Birine yardım edilecek dendiği an herkesten önce koşardı.

Süleyman Bey gemiye Antalya’dan bindi sanırım. Antalya’da üç dört gün Kepez Spor Salonu’nda kaldılar. Kepez’de farklı din, ırk, dil ve siyasi görüşten insanlar vardı. Hiç konuşuyor muydunuz Antalya’dayken, mesela ortamla ilgili neler anlattı size?


Çok sık telefon görüşmesi yapıyorduk. Orada yaşadığı her şeyi anlatıyordu. Sanırım bir İngiliz Müslüman olmuştu. Ondan bahsetti. Ortamı anlatıyordu. “Kimileri Kur’an okuyor, kimi müzik dinliyor… Herkes kendi inancına göre hareket ediyor; çok farklı, çok değişik bir ortam.” diyordu. “Aslında senin de burada bulunmanı çok isterdim ama şimdi ben gideceğim.” demişti.

Son konuşmanız ne zaman oldu?


En son gemiye bindiğinde aradı. “Hareket ediyoruz, belki bir daha görüşemeyiz, hakkını helal et.” dedi. Son konuşmamız bu oldu.

Menfur saldırı yaşandıktan sonra eşinizden haber alabildiniz mi? Nasıl bir süreç yaşadınız?

Eşimden üç buçuk dört gün boyunca haber alamadık. Tüm yolcular ve yaralılar döndükten sonra İsrail’de bir ağır yaralının kaldığını, durumunun çok ciddi olduğunu ve bu nedenle Türkiye’ye getirilemediğini öğrendik. Başbakan’ın talimatıyla o yaralının fotoğrafı geldi. Fotoğraftaki kişi eşimdi.

Saldırıyı nasıl öğrendiniz? Sonrasında neler yaşadınız?

Oğlumla birlikte İHH’nın internet sitesinden yolculuğu sürekli takip ediyorduk. 30 Mayıs akşamı saat 10-11 arasıydı, karartmaların başladığı söylenmişti. Oğlum, “Anne gel, İsrail Büyükelçiliği’ne gidelim.” dedi. Ben de “Hele bir sabahı bekleyelim.” dedim. Sabah namazına kalktığımızda hemen interneti açtık ve geminin vurulduğunu; ağır yaralılar, şehitler olduğunu öğrendik. Namazı kılar kılmaz soluğu İsrail Büyükelçiliği’nin önünde aldık. Elçilik önünde sadece iki kişi vardı o an, sonradan insanlar toplanmaya başladı. Önce şehit sayısı beş deniyor, sonra başka bir haber geliyor ve şehit sayısının 20 olduğu söyleniyordu. Oğlum ve ben, babamızın onlardan biri olduğunu biliyorduk. Çünkü eşim kendini hiçbir şeyden sakınmayan çok cesur biriydi. Çok farklı biriydi... Canını feda edebilecek bir insandı ki, bunu da yaptı zaten…

Eşinizi almak için ambulans uçakla İsrail’e gittiniz. İsrailli yetkililerle muhatap oldunuz mu? Orada neler yaşadınız?

Bizi elçilik görevlileri karşıladı. Bize refakat eden Türk doktorlarla birlikte Uğur Bey’in olduğu hastaneye gittik. Doktorlar, “Önce biz göreceğiz. Uğur Bey’in durumu hakkında bilgi alacağız. Sonra sizi görüştüreceğiz.” dediler. Sonra oğlumla birlikte eşimin yanına girdik. Uğur Bey’in durumunun çok ağır olduğunu, her an için kaybedilebilecek bir hasta olduğunu ve bu nedenle Türkiye’ye götürülmesinin çok riskli olduğunu söylüyorlardı. Eşimin orada İsraillilerin elinde kalmasından çok rahatsız oldum. Oğlumla istişare ettik ve ne olursa olsun eşimi Türkiye’ye getirmeye karar verdik. Bize nakil için bazı kâğıtlar imzalattılar ve hiçbir mesuliyet kabul etmediklerini söylediler. Ben de, “Söyler misiniz vururken mesuliyet kabul ediyordunuz da şimdi mi kabul etmiyorsunuz?” dedim.

Diyelim ki yarın sabah Süleyman Bey ayağa kalktı, sizce ilk yapacağı şey ne olur, hiç düşündünüz mü?

Bazen konuşuyoruz da şu an ayağa kalksa eminim tekrar yine Filistin’e gitmek isteyecektir. Hiç tereddüt etmeden gidecektir.

Tuba Hanım, son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?


Bu yaşadığımız olaylar bizi olgunlaştırdı. Birçok şeyin farkında değilmişiz önceden. İnsan kendisi bazı şeyleri birebir yaşayınca Filistin’de yaşananları daha iyi anlıyor. Oradaki şehit ailelerini, yaralı ailelerini daha iyi anlıyor. Mavi Marmara şehitlerinin, yaralılarının aileleri unutulmamalı. Bütün Müslümanlar onlara gerçek manada kalben yardımlarda bulunmalı.

MAVİ MARMARA DAVASI YARIN BAŞLIYOR


Gazze Özgürlük Filosu ve Mavi Marmara gemisine yapılan saldırı hakkındaki ceza davasının ilk duruşması yarın İstanbul’da yapılacak. Gazze’ye Özgürlük Filosu ve Mavi Marmara organizatörü İHH - İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı dava için yoğun bir çalışma sürdürüyor. Dünyanın dört bir yanından yüzlerce avukatın müdahil olarak katılacağı davaya pek çok ülkeden politikacı, gazeteci ve aktivist de gözlemci olarak katılacak.

Amerika’dan Güney Afrika’ya, Avrupa’nın pek çok ülkesinden Çin’e kadar pek çok ülkenin basın kuruluşları Mavi Marmara davasının ilk duruşmasını takip etmek için İHH’ya başvurdu.

Mavi Marmara Davası’nın ilk duruşması 6 Kasım 2012’de saat 09:30’da İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde başlayacak ve aralıklı olarak 3 gün devam edecek. Türkiye ve dünyanın dört bir yanından gelecek Filo yolcuları, şehit yakınları ve avukatları duruşmada hazır bulunacak. Duruşma; Türkiye ve dünyanın birçok ülkesinden insan hakları gözlemcileri, medya mensupları, hukukçular ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri tarafından takip edilecek.

Yarın Çağlayan adliyesinde başlayacak dava için adliye önünde büyük bir kalabalık toplanması bekleniyor. Alan içerisinde stantlar kurulacak, isteyenlerin duygularını dile dökebileceği serbest kürsü oluşturulacak.

6 – 7 ve 9 Kasım tarihlerinde görülecek Mavi Marmara davasında mahkeme heyeti 150 kadar müştekiyi ifade vermesi için mahkemeye çağırdı. Geri kalan 340 müşteki ise bulundukları illerde ifade verecekler. Davada ilk etapta yabancı aktivistlerin ifade verilmesi bekleniyor. 



Davayı takip etmek için gelecek bazı isimler:

'Amerikan Donanması'na ait USS Liberty gemisi 1967 yılında Arap İsrail Savaşı’nı gözlemlemek üzere bölgeye gönderilmiş ancak uluslararası sularda İsrail tarafından deniz ve havadan saldırıya uğramıştı. Gemide Amerikan Deniz Kuvvetleri personeli olarak görev yapan Joe Meadors 34 ölüm ve 171 yaralı ile sonuçlanan saldırıdan sağ olarak kurtulanlardan biriydi. 2010 yılında Gazze’ye doğru yola çıkan Özgürlük Filosu’nda bulunan Sfedoni gemisinin yolcuları arasında yer alan Meadors benzer bir saldırıya ikinci kez şahit olmuştu.

2003 yılında Amerika’nın Irak’ı işgaline karşı çıkarak ordudaki görevinden istifa eden ve o tarihten itibaren savaş karşıtı ve insan hakları savunucusu olarak sembol bir isim haline gelen Ann Wright ise Özgürlük Filosu’nun gemilerinden biri olan Challenger 1’in yolcuları arasındaydı.

2009 yılından bu yana Balad partisi temsilcisi olarak İsrail Parlamentosu Knesset'de milletvekili olarak görev yapan Arap asıllı İsrail vatandaşı Hanin Zuabi de Mavi Marmara yolcuları arasındaydı. Zuabi filonun saldırıya uğramasından sonra parlamentoda İsrail'i kınadığı için aşırı sağcıların saldırısına uğramış, meclis tarafından dokunulmazlığı elinden alınmıştı.

3 Kasım 2012 Cumartesi

Mavi Marmara Şehitleri için Türkiye Katil İsrail'i Yargılıyor




ASKERLERİN TAM LİSTESİ: Agai Yehezkel, Aharon Haliwa, Alex Shakliar, Amir Ulo, Amir Abste, Amir Shimon Ashel, Anna Strelski, Anton Siomin, Aram Zehavi, Ariel Brickman, Ariel Karo, Ariel Rifkin, Ariel Yochanan, Arnon Avital, Assaf Bryt, Avi Balut, Avi Bnayahu, Avi Mizrakhi, Avi Peled, Aviad Perri, Aviel Siman, Avihay Wizman, Avihu Ben Zahar, Avishay Levi, Avishay Shasha, Aviv Edri, Aviv Kochavi, Aviv Mendelowitz, Baruch (Barry) Berlinsky, Basam Alian, Ben-Zion (Benzi) Gruver, Bnaya Sarel, Boaz Dabush, Boaz Rubin, Boris Schuster, Dado Bar- Kalifa, Dan Dolberg, Dan Harel, Daniel Kotler, David Shapira, David Slovozkoi, David Zini, Eden Atias, Eden Atias, Efraim Aviad Tehila, Efraim Avni, Eitan Ben-Gad, Elad Chachkis, Elad Itzik, Elad Shoshan, Elad Yakobson, Eli Fadida, Eli Yafe, Eliezer Shkedi, Elik Sror, Eran Karisi, Erez Sa'adon, Eyal Eizenberg, Eyal Handelman, Eyal Zukowsky, Gil Shen, Gur Rozenblat, Gur Schreibmann, Guy Givoni, Guy Hazut, Haggai Amar, Hanan Schwart, Harel Naaman, Hila Yafe, Ido Nechushtan, Ilan Malka, Itay Virob, Liran Nachman, Michelle Ben-Baruch, Miki Ohayon, Moshe Tamir, Nadav Musa, Nathan Be'eri, Nezah Rubin, Nimrod Schefer, Nir Ben-David, Nir Dupet, Nir Ohayon, Niv Samban, Noam Keshwisky, Ofek Gal, Ofer Lahad, Ofer Levi, Ofer Winter, Ofer Zafrir, Ofir Edri, Ohad Girhish, Ohad Najme, Omer Dori, Omri Dover, Or Nelkenbaum, Oren Bersano, Oren Cohen, Oren Kupitz, Oren Zini, Pinkhas Buchris, Raz Sarig, Ron Asherov, Ron Levinger, Ron Shirto, Ronen Dan, Ronen Dogmi, Roi Elkabetz, Roi Oppenheimer, Roi Weinberger, Sahar Abargel, Shai Belaich, Shaked Galin, Sharon Itach, Shaul Badusa, Shay Unger, Shimon Siso, Shiran Mussa, Shlomit Tako, Tal Alkobi, Tal Bendel, Tal Kommemi, Tal Ruso, Tamir Oren, Tamir Yadai, Tom Cohen, Tomer Meltzmann, Geva Rapp, Tslil Birbir, Udi Sagie, Uri Ron, Yair Keinan, Yair Palay, Ya'akov(Yaki) Dolf, Yaniv Zolicha, Yaron,Finkelman, Yaron Simsulo, Yehosua (Shuki) Ribak, Yehu Ofer, Yehuda Fuchs, Yehuda Hacohen, Yigal Slovik, Yigal Sudri, Yizhar Yona, Yoav Galant, Yoav Gertner, Yoav Mordechai, Yochai Siemann, Yochanan Locker, Yom-Tov Samia, Yonathan Barenski, Yonathan Felman, Yoni Weitzner, Yossi Abuzaglo, Yossi Bahar, Yossi Beidaz, Yotam Dadon, Yishai Ankri, Yishai Green, Yuval Halamish, Zion Bramli, Zion Shankour, Ziv Danieli, Ziv Trabelsi, Zuf Salomon, Zvi Fogel, Zvi Yehuda Kelner.

İsimleri tek tek belirlenen bu Katil İsrail'in Katil Askerleri 6 Kasım'da İslamiyet'in başkenti İstanbul'da yargılanıyor.Şehitlerimizin,Mavi Marmara şehitlerinin hesabını Türkiye,Türk Adaleti soruyor.

Katil İsrail bu dünyada belanı bulacaksan bu Türkiye Cumhuriyeti sayesinde olacak.




22 Ekim 2012 Pazartesi

Katil İsrail ile işbirliği olmaz,olamaz

Katil İsrail Çukurca'da,Şemdinli'de vbg.bir çok vatan toprağında Pkk ile omuz omuza TSK'ya karşı savaşırken,gdoyu destekleyerek vatan topraklarını zehirlerken,darbelerin destekçisi olurken,Filistin'de binlerce cana kıyarken,Kudüs'ü hala işgal altında tutarken,Dünya'Nın başına belayken Türkiye böylesine hain böylesine kepaze,böylesine şerefsiz bir ülkeyle masaya oturamaz.

http://gundem.bugun.com.tr/israil-den-mavi-marmara-adimi-haberi/209510/ haber bu.Türkiye Mavi Marmara'dan ötürü Katil İsrail'i yargılarken onlar utanmadan hayasızca 'ön koşulsuz' masaya oturalım diyor.Yüzsüzlük,şerefsizliktir.

T.C. Devleti'ni yönetenlerin Katil İsail'den istedikleri 3 şart yerine getirlmeden Katil İsrail ile masaya oturma hatasına düşerlerse açık konuşuyorum T.C.Devleti'nin hiç bir yetkilisi benim muhattabım değildir.Bu lanet kavim belasını bulacaksa bizden bulsun.

Allah onların belalarını verecekse vesilesi biz olalım.O yüzden Katil İsrail ile masaya oturmaya HAYIR.

Erbakan'ın yolu yolumuzdur diyen Başbakan Erdoğan Katil İsrail ile olan imtihanını vermek zorundadır.Veremezse tarih onu öyle bir gömerki bundan en zararlı önce kendisi çıkar.

Haysiyetli Türkiye istiyoruz.Terörist Devletle müzakere eden değil.NOKTA